Edirne’nin Eski Kış Eğlencelerinden Buz Bayırı Kızak Yarışları

Edirne
Güncelleme:

Eski Edirne’nin soğuk, karlı kış günlerinin vazgeçilmez eğlencelerinden birisi Helva Sohbetleri, diğeri ise kar yağdığında genç ihtiyar demeden kızak kaymaya koştuğu, Buz Kayma Sporu - Kızak yarışlarıdır.

Bu yarışlar, 1912 Balkan Savaşı’na kadar devam etmiş, savaşlar, işgaller sonunda bu gelenekte yavaş yavaş yok olmuştur.

Edirne’nin bu eski geleneğini, geçmişi yaşamak ve yeniden canlandırmak için 25 Şubat 1985’te Edirne Belediyesi tarafından Belediye Başkanı İbrahim Ay’ın döneminde son bir kızak yarışı düzenlenmiş ise de devam etmemiştir (1).

Restore

Resim 1 - 1985’te Köprüce Bayırında yapılan son kızak yarışı (6) Fotoğraf; Prof. Dr. H. Murat Tuğrul
Resim 1 - 1985’te Köprüce Bayırında yapılan son kızak yarışı (6) Fotoğraf; Prof. Dr. H. Murat Tuğrul

Devam ettirilmemesinin nedeni Dünya’da görülen küresel ısınma ile birlikte değişen iklim koşullarıdır. İklim değişiklikleri Edirne’yi de etkilemiş, eskinin, şiddetli soğuk kışları, yoğun kar yağışları görülmez olmuştur. Artık Edirne’ye buz bayırları hazırlanacak, kayak sporu yapılacak kadar kar yağmadığı gibi, bazı yıllar hiç kar yağmadan ya da çok az yağarak geçmektedir.

Edirne’nin eski kışlarına bakacak olursak:

1657 yılında Kar, yolları kapatmış. Halk ısınmak için odun bulamadığından meyve ağaçlarını kesmiş, Saray bahçesindeki ağaçlar da kesilip, yakılmış. Kıtlık başlamış. Baharda Tunca Nehri taşınca saray alanı denize dönmüştür. Ancak karlar eriyip, yollar açılınca şehre yiyecek ve odun gelmeye başlamıştır.

1895 yılında sıcaklık -10 dereceye düşmüş. Karın yüksekliği yer yer 3 metreyi bulmuş. Edirne’nin İstanbul ve Avrupa ile demiryolu bağlantısı kesilmiştir (2,3).

Rıfat Osman, Dr.A.Süheyl Ünvere yazdığı 27 Şubat 1932 tarihli mektubunda;

“Soğuklar o kadar şiddetli devam ediyor ki, tarif edemem. Edirne’ye ne oldu bilemem. Soğuklar her gece -9, -10 derecelerde. Yakacak karaborsasına diyecek yok” demektedir.

Edirne’nin Ünlü Buz Bayırları

Edirne’nin kızak yarışlarının yapıldığı en ünlü yerler; Köprüce Bayırı, Muradiye Bayırı, Kırlangıç Bayırı, Yeni İmaret’te Bademlik Bayırı (4-6). Bu bayırların özelliği hem dik hem de uzun olmalarıdır (5).

Restore

Resim 2 - Köprüce Bayırı, Kızak yarışını izleyenler (4)
Resim 2 - Köprüce Bayırı, Kızak yarışını izleyenler (4)

Bir de ikinci derece bayırlar vardır ki bunların arasında Tekke Bayırı, Musalli Bayırı, Cinci Bayır, Beylerbeyi Bayırı önde gelmektedir.

Ayrıca mahalle aralarında küçük kısa bayırlar vardır ki, Edirneli çocuklar bu bayırlarda kayma eğitimine başlarlar, sonra ikinci daha sonra da birinci bayırlarda kaymaya devam ederlerdi.

Hazırlıklar:

Buz bayırları, hava sıcaklığı sıfırı altı -3, -4 dereceye düştüğü zaman, her semtin gençleri yine o semtin yaşlılarının yönetiminde hazırlarlardı (4,6).

Bayırların hazırlanmasında çalışanlar buzcu usta, karcı ve sucu olarak ayrılırdı. Bir de Buzcu Kahyası vardı ki emirleri o verirdi. Her bayırın ustası da ayrı idi (5).

Akşam üzerleri gençler toplanarak küfelerle taşıdıkları karları, ustanın gösterdiği şekilde küreklerle bayıra döşerler, sonra da yine taşıdıkları suları, döşenmiş karların üzerine dökerek süpürge ile yayarlardı. Daha sonra, bayırın tam orta yerine, iyice sulandırılmış karlardan 40-50 cm. yüksekliğinde bir set yaparlar ki, bu buzdan bir atlambaç oluşturulurdu. Tıpkı engelli spor yarışlarında olduğu gibi. Buz donarak cam gibi olur (4-6).

Davet:

Hafta sonu tatili cuma günü olduğu için hazırlıklara perşembe gününden başlanırdı. Önde davul, arkada boş kızak, semt semt, sokak sokak gezilerek buza davet edilirdi (5). Cuma günü büyük bir kalabalık bayırda toplanır, bayırın ortasında Atlambaç yanında davul zurna ekibi çalmaya başladığında yarışmada başlamış olurdu (4).

Yarışmacıların Kıyafetleri: Buz kayıcılar, pantolon veya Edirne yapısı işlemeli potur1 giyip, paçalarını toplarlar, çoraplarını da üstlerine çekerlerdi. Üstlerine bürümcük2 gömlek ve sıcak tutması için aba3 giyerlerdi. Bellerine de köşeleri kılaptanla4 işlenmiş bir çevre, değirmi olarak, kılaptanlı köşeleri arkada bel üzerine gelecek şekilde bağlarlar, ayaklarına hafif tulumbacı yemenisi giyer, başlarına fes üzerine ipekli keyfe5 veya benzeri bir şey sararlardı (4-6).

Kızak Nasıl Yapılır ..?

Kızakların iyi ve hızlı kaymaları için çoğunlukla kızılcık, şimşir, hünnap, katırtırnağı gibi ağaçlardan yapılırdı. 40cm. uzunluğunda ve 6-7 cm. genişliğinde iki kızak ayağı kesilir. Bu ayaklar, 25 cm. genişliğinde döşeme tahtalarla birbirine bağlanır. Ayakların birbirinden ayrı kalması için altlarından kuşak çakılırdı. Ön taraftan, el ile tutularak dengeyi sağlamak için kızağın ön ayaklarının başlarına dayanıklı bir ip bağlanır. Aynı şekilde ayakların arka uçlarına da uzunca bir ip bağlanır.

Kızağa oturan kayakçı, arkadaki ipleri iki tarafından alarak birbirine bağlar. Bu kızağın, altından çıkıp kaymamasını sağlayacaktır. Öndeki ipleri de eliyle tutunca kızağa iyice bağlanmıştır. Boşta kalan bir kolu ve bacakları ile de kızağın doğru gitmesini, yani dümen işini ve dengesini ayarlar.

Bu, deneyim ve içgüdüleri ile elde ettikleri bir sonuçtur.

Resim 3 - Kızak (6)
Resim 3 - Kızak (6)

Resim 4 - Kızak (6)
Resim 4 - Kızak (6)

Yarış Başlıyor:

Buzun genişliği 1,5-2 metredir. Kızağa bağlanan kayıcı, bayırın üst kısmından kendini bırakır.

Ayaklar yere uzatılmayıp, dizlerden itibaren kıvrılır ve içe doğru toplanır. Dengeyi sağlayamayanlar devrilir. Arkadan hızla gelenler devrilen kayıcıya çarparsa tehlikeli durumlar meydana gelir. Kazazede, seyirciler tarafından kenara alınarak kurtarılır, ancak kurtarılamayıp aşağıya doğru sürüklenenlerde olur.

Atlambaç Atlama:

Kızaklar Atlambaç üzerinden 8-10 adım ileriye atlarlar. İyi kayıcılar, dengelerini bozmadan ayak tabanları ile buzu karşılayarak (kayarak) aşağıya kadar hızla inerler.

Askı Almak:

Buz kayma özelliklerinden biri de askı almaktır. Bir iki metre uzunluğunda bir sırığın uçuna, içinde para bağlı mendil veya çevre asılır. Bir kişi atlambacın beş altı adım altında, buz üzerine doğru ve bir metre kadar yüksekte bu sırığı uzatır. Kayıcılar kayarken ayağa kalkıp, bu askıyı almaya çalışırlardı. Bu sırada kişi ayaklarınla buz da kaymaya kalkar, kızak belinde asılı kalır. Mendille bağlanan para askıyı alanın olurdu. Ancak askıya kalkacak olanların arkasından başka kayıcının gelmesi engellenirdi ki bu uygulama olası kazaları önleme zorunluluğundandır (4,6).

Askı almada “bir kişi birden fazla çevre alamaz” kuralı vardır. Çevre aldıktan sonra bu kola bağlanır ki, yarışmacının tekrar kalkıp, almaması içindir. Böylece yarışmacının kurala uyması sağlanmış olur (5).

Erkekler dağıldıktan sonra kadınlar, merdiven üzerinde toplu halde kayarak eğlenirlerdi (4).

Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz ki; karın yerden aylarca kalkmadığı soğuk kış günlerinin eğlencesi olan, genç-yaşlı, meslek ve kimlik ayrımı gözetmeden herkesin katıldığı, işbirliği ile hazırlanan buz bayırlarında gerçekleşen buz kayma sporu, Edirne şehir tarihinde özel bir gelenek halini almıştır. Kızak yarışları günümüzde Edirne’de yapılmamakla birlikte bu yarışları düzenleyen illerimiz de bulunmaktadır.

Kaynaklar

  1. Tunca A.; Edirne’nin eski kışları ve kaybolan bir kış eğlencesi,Edirne,sayı:35 Kış:2012,6
  2. Kazancıgil R., Edirne Şehir Tarihi Kronolojisi (1300-1994) , Edirne,1995,s:53,127
  3. Kazancıgil R. Ahmet Badi Efendi Riyâz-i Belde-i Edirne, İstanbul,2000, s:206,
  4. Kazancıgil R.; Edirneden Renkli İzler, Edirne,1997,s:9-14
  5. Soyyanmaz İ.H, Destan-I Edirne, Edirne,2003, s:31-38
  6. Kazancıgil R.; “Eski Edirne’de Kış Eğlencelerinden Buz Bayırları ve Buz Kayma Sporu”, Edirne, Sayı:35, Kış;2012, S:12-14

Notlar


  1. Potur: Bacağa gelen yerleri dar şalvar. Arkası kırmalı ve potlu, yani buruşuk olduğu için bu ad verilmiştir.
  2. Bürümcük : Bükülmüş ham ipekten dokunmuş bir tür ince bez.
  3. Aba: Eskiden potur, hırka gibi giyecek yapımında kullanılan, yünden, yün dövülerek yapılan kaba, kalın bir tür kumaş.
  4. Kılaptan: Pirinç, bakır, kalay vb. madenlerden çekilerek gümüş ve altın yaldız vurulmuş ince metal iplik
  5. Keyfe: fesi başta tutmaya yarayan ipek bez.