Tarih’te Edirne’nin Bağcılık Kültürü

Edirne
Güncelleme:

Bağları oluşturan asma ve onun meyvesi üzüm, ilk çağlardan bu yana gündelik yaşamın bir parçasıdır.

Üzüm, hem kutsal bir meyve olarak görülmüş hem de çok taneli yapısıyla bolluk, bereket ve verimliliğin sembolü olmuştur. Halk folklorunda “Üzümünü ye, bağını sorma” ve “Üzüm üzüme baka baka kararır” gibi atasözlerinde olduğu gibi, Edirne kültüründe de önemli bir yer tutar.

Helenistik dönem sanatından itibaren sevilen bitkisel motifler arasında yer alan asma; yaprakları, kıvrımları ve üzümüyle Osmanlı dönemi Edirne mezar taşlarında, çeşme ayna taşı süslemelerinde sıkça karşımıza çıkar (1). Asma, eski Edirne evlerinin bahçelerinde çardak kurmak ve gölgelik sağlamak amacıyla da kullanılmış, bu gelenek günümüzde de sürmektedir.

Edirne’nin bağları halk söyleyişlerine ve türkülere de yansımıştır. “Bağlar altı kuytudur gidilir” deyimi ve “Edirne’nin ardında bağlar”, “Edirne’nin ardında sümbüllü bağlar” dizeleri bunun en güzel örnekleridir (2).

Resim-1: Bağlardan bir örnek
Resim-1: Bağlardan bir örnek

Tarihte Edirne Bağları

Edirne’nin bağlarının, 1591 yılına kadar Hıdırlık Zaviyesi (Hıdırlı Tepesi) çevresinde ve Eski Maraş olarak bilinen Karaağaç bölgesinde yoğunlaştığı bilinmektedir. 1591’den sonra Batı seferlerinin etkisiyle bağlar tahrip olmuş; ancak 1669 yılında yeniden yetiştirilmeye başlanmıştır (3).

Şehrin üç tarafını kuşatan bu tepelerdeki bağlar, yaz aylarında halkın serinlemek için gittiği önemli mesire yerleriydi.

Dr. Rıfat Osman, Edirne bağlarından söz ederken yüksek yerlerde yetişen üzümlerin lezzetinden bahseder; Dörtkaya’daki Yıldız Kasrı bahçesinde yetişen “Kokarca Üzümü”nün ise ayrı bir üne sahip olduğunu belirtir (3).

Edirne’nin üzümü özellikle Çavuş üzümü ile meşhurdu. Edirne Salnameleri’nden, bu üzümün kalitesinin İstanbul’daki üzümle yarışacak düzeyde olduğunu; bağlardan elde edilen şarabın ise tüccarlar aracılığıyla Avrupa’ya ihraç edildiğini öğreniyoruz (3–5).

Eylül ayında üzümler olgunlaşınca, Edirnelilerin konu komşu bir araya gelerek zilli maşalı şarkılarla bağlara gidip üzüm topladıkları anlatılır.

Trakya Umumi Müfettişlik Dönemi

Balkan Savaşı, göç hareketleri ve özellikle asmalarda görülen filoksera hastalığı, Edirne bağcılığını büyük ölçüde yok etmişti. Bağcılıkla uğraşanların bölgeden ayrılmasıyla bağlar bakımsız kalmış ve kurumuştu. Lozan Antlaşması’ndan sonra Trakya’da bağcılığın canlandırılması için çalışmalar başlatıldı. 1934’te Edirne’de yapılan Valiler Toplantısı’nda ilk kez bağcılık resmî gündeme alındı.

1930’larda, filokseraya dayanıklı Amerikan asma çubukları aşılanarak halka dağıtıldı. Bu çubuklarla yeni bağlar kurularak bağcılık yeniden teşvik edildi. 1938’e gelindiğinde Edirne’de 6.836 dekar bağ oluşturulmuş, tüm bağların Kıyık semtindeki “Top Yolu” çevresinde toplandığı görülmüştür (3,6).

Milli Gazete’de, Edirne İl Ziraat Müdürü Esat Bey’in “asma çubuklarının dikimi ve bakım teknikleri” üzerine bilgilendirici yazıları yayımlanmış; böylelikle yeni bağların bilimsel yöntemlerle yetiştirilmesi sağlanmıştır.

1937’de köylere öğretmen yetiştirmek amacıyla Karaağaç’ta açılan Eğitmen Kursunda bağcılık ve aşıcılık dersleri verilmiş, eğitmenlere bağ çubuklarının aşılanması öğretilmiştir (6).

1970’lerde ise Uzunköprü ilçesine bağlı Yeniköy, Kırcasalih ve Aslıhan köylerinde Papazkarası üzümü yaygın olarak yetiştirilmiş; bağcılık bu bölgelerde oldukça ilerlemiştir.

Günümüzde Papazkarası'nın yanı sıra Merlot ve Cabernet Sauvignon gibi çeşitler de Edirne’nin bazı bölgelerinde yetiştirilmektedir.

Edirne Merkezindeki Bağların Azalışı

Edirne merkezindeki bağların yok oluşu ise II. Dünya Savaşı yıllarında başlar. Savaşın etkisiyle bağ ve bahçelere bakım azalınca bağlar önce bekçilerin, 1960’larda ise Çiftçi Malı Koruma Dairesi’nin kontrolüne verilmiştir. Denetim zayıflayınca bağlar anız yangınlarında zarar görmüş; kalan asmalar da sökülerek yerleri tarla hâline getirilmiştir.

Bugün (2025) o bağların yerlerinde apartmanların yükseldiğini görmekteyiz.

Resim-2: Üzüm Toplayan Kız Heykeli
Resim-2: Üzüm Toplayan Kız Heykeli

Kıyık’tan çevre yoluna çıkarken sizi “Bir zamanlar buralar bağlıktı” diyen “Üzüm Toplayan Kız Heykeli” karşılar. Heykel, 2012’de Edirne Belediyesi tarafından bağların anısına dikilmiştir.


Kaynaklar

  1. Köylüoğlu NU, “Edirne Mezar Taşlarında Görülen Tıbbi Bitkiler”, Yöre Dergisi, Sayı:36 (2003)
  2. Korkut A; Edirne İli Yakın Çevre İncelemeleri, Ankara, 1972
  3. Kazancıgil R, Gökçe N, Tosyavizade Dr. Rıfat Osman’ın Kaleminden Edirne, Edirne, 2013
  4. Kazancıgil R, Gökçe N; Dağdevirenzade Mustafa Şevket Bey’in Edirne Tarihi ve Balkan Savaşı Anıları, Edirne, 2005
  5. 1901 Tarihli Edirne Vilayet Salnamesi
  6. Burgaç M., Türkiye Umumi Müfettişliklerin Kurulması ve Trakya Umumi Müfettişliği, Ankara, 2013