Edirne Camilerinde Mahya

EdirneDr. Rıfat Osman
Güncelleme:

Tosyavizade Dr. Rıfat Osman Bey – Ord.Prof.Dr.A.Süheyl Ünver’in Mektuplarından Seçmeler-I

1923 yılında İstanbul’da, Ressam Üsküdarlı Ali Rıza Bey’in yanında karşılaşan Dr. Rıfat Osman (1874-1933) ve Dr. Süheyl Ünver (1898-1986), tanıştıktan sonra, çok iyi iki dost olmuşlardır. Dostlukları zamanla ilerlemiş, Süheyl Hoca’nın Paris’te eğitimde bulunduğu sırada daha da derinleşmiştir. Bu iki dost birbirleriyle mektuplaşarak fikir alışverişinde bulunmuşlardır.

1923’ten 1933’e Dr. Rıfat Osman Bey’in ölümüne kadar süren ve sayıları yedi yüze ulaşan mektuplar; alışılmışın dışında, tarih, bilim, felsefe, sanat, şehircilik ve turizme kadar değişik konulara temas edilen, bunlar üzerinde fikir ve görüş belirten bu mektuplar çok değerli kaynaklardır.

Aslı İstanbul’da Süleymaniye Kütüphanesi’nde bulunan mektuplar, Dr. Ratip Kazancıgil ve Nilüfer Gökçe tarafından günümüz Türkçesine çevrilerek, “Tosyavizade Dr.Rıfat Osman Bey’den Ord.Prof.Dr.A.Süheyl Ünver’e Edirne Mektupları” adı altında 2016’da yayınlanmıştır.

Restore

Ord.Prof.Dr.A.Süheyl Ünver ve Tosyavizade Dr.Rıfat Osman Bey
Ord.Prof.Dr.A.Süheyl Ünver ve Tosyavizade Dr.Rıfat Osman Bey

Edirne Camilerinde Mahya:

İşte, Dr.Süheyl Ünver’in “Edirne Camilerinde Mahya” konusundaki sorusu üzerine Dr. Rıfat Osman Beyin verdiği cevap:

“Edirne’de üç camide mahya1 kurarlarmış. Bayezid, Üç Şerefeli ve Selimiye. Fakat son yıllarda yalnız Selimiye’de kalmıştı. Araştırmalarıma rağmen hangi tarihte kalktığını öğrenemedim. İki yıldır Selimiye’de de yapılmıyor. Çünkü “Mahyacı” yok. Hâlbuki bu o kadar basit bir şeydir ki, bugün çalışmış olsam yarına her halde yaparım.

Mesela, çocukluğumda Selimiye Camii’ne2 kurulan mahyalardan; köprü, şemsiye, hoşaf kasesi, çiçek... gibi şekilleri bugün gibi hatırlıyorum...

resim 1

Şekiller: Top arabası (Bilirsin ki yakınında koca topçu kışlası vardır3.) Elma, Baklava, Kuş, Mihrap ve son gece de bir çizgi güya yol...

Bu şekiller bugün yapılmış gibi hatırımda kalanlardır. Kim bilir ne için öbürlerini aklımda tutamamışım.

Bu mektubu yazarken ziyaretimize gelen orta yaşlı bir hanımdan öğrendiğime göre, 35-40 sene önce Edirne’nin tek minareli camilerini Ramazan’ın birinci ve ikinci cumalarıyla kadir ve bayram gecelerinde kaftanlamak4 adet imiş.

Edirne’nin Bulgarlardan geri alınmasında Selimiye Camii’nin dört minaresini kaftanladıklarını hatırlıyorum. Muradiye Camii’nin kaftanı, tepeden küpüne kadar olur imiş. Sanırım elektrik iledir.

Resim 2: Minarelerin kaftanlanmış şekli
Resim 2: Minarelerin kaftanlanmış şekli

Şehirlerde Mahya kurmak maharet (ustalık) değil, tamamen para meselesidir. Çünkü, iki minare arasına çekilen tarak halat üzerine, alelade konulan örme tellerden... üzerine arzu edilen şekilde ampuller konulup, elektrik verilecek olursa bir saniyenin... falan anında mahya kurulmuş olur5.”

Dr. Rıfat Osman Bey, Dr. A. Süheyl Ünver’e yazdığı 25 Şubat 1929 tarihli mektubunda ise, Edirne Selimiye Cami’inin minareleri arasına yapılan ışıklı süslemeler hakkında bilgi vermektedir:

Selimiye Cami’i Mahyaları

Dâder-i Kıymettarım6 Süheyl Bey

Bu ramazan da Edirne’mizin büyük anıtı7 çok güzelleşti. Ve böylece şehirde şereflendi. İleri gelenlerin çalışmalarıyla, Sultan Selim Camii’nin içi ve dışı “15 mumluk” “1246 ampulle” aydınlandı.

Güzel bir dinamo ve motor konuldu. Önce minarelere şu tertibat verildi (Resim:2). Her halde bu şekiller, aydınlatmayı yapan ustanın, uydurma deyişleri kullanılarak soğuk soğuk isimlerde verildi.

Bu işle uğraşan arkadaşlardan bazıları bana8 başvurulması fikrinde bulunmuşlar. Diğerleri de “Ayıp oluyor. Her işte başını ağrıtıyoruz. Şimdi işi çok !” Nihayet biri; “Eğer yaptığımız işler başarılı, uygun ise, tamam. Eğer yaptığımız işler uygun değil ise, o bizi arayacaktır!” diyor ve gülüşüyorlar.

Aslında, minareler ve caminin tüm yapısı, panoraması bilindiği gibi güzel, hoş. Benim evden de güzel görünür. Bu küpeli, saçaklı şeyleri de aslında hiç beğenmedim. Bu özel bir binanın süslemesi değildir ki, böyle oyuncaklar olsun. Bu nihayet bir mabettir ve onun da klasik bir şekli vardır.

Nihayet iki arkadaş beni buldular ve fikrimi sordular. Gözlerimizin öteden beri alıştığı bu yolda, en uygun bir şekil olan eski şekli önerdim.

Öyle halata yapışmış sanatkârlardan değil isem de bu şekiller de her kesime gelmez sanırım.

Bu geceden itibaren önerim ile (Resim:3) de görüldüğü gibi yaptılar. Birini de eski halinde bıraktılar. Galiba bir kompozisyon yapıyorlar. Cami, içten çok güzelmiş.

Böylece üstâd Sinan’ın ruhu şâd olsun...9 , 10

Resim 3: İlk yapılan süsleme
Resim 3: İlk yapılan süsleme

Resim 4: İkinci yapılan süsleme
Resim 4: İkinci yapılan süsleme

“Son teşebbüsüm üzerine hepsi eski şeklinde oldu. Rıfat Osman”

Notlar


  1. Mahya: Ramazan ayında, kandillerde, dinsel bayramlarda camilerde iki minare arasına gerilen ipler üzerine kandillerle ya da elektrik ampulleri ile oluşturulan ve geceleri ışık verilen yazı ya da resim.
  2. Dr.Rıfat Osman Bey, İstanbul’daki Selimiye Camii’nden bahsetmektedir.
  3. Rıfat Osman Bey, İstanbul’dan bahsetmektedir.
  4. Minarelere dikey bir şekilde ve birkaç hat halinde inen kandillerle donatmaya “kaftanlamak” veya “kaftan giydirmek” denir.
  5. Kazancıgil R,Gökçe N; Tosyavizade Dr.Rıfat Osman Bey’den Ord.Prof.Dr.A.Süheyl Ünver’e Edirne Mektupları C:I bsk.2,Edirne,2016,s:201- Dr.Rıfat Osman Bey’in tarihsiz mektubu...
  6. Dâder-i Kıymettarım: Değerli Kardeşim
  7. Edirne Selimiye Camii.
  8. Dr.Rıfat Osman Bey’e
  9. Dr.Rıfat Osman Beyin, Edirne’den Dr.A.Süheyl Ünver’e yazmış olduğu 25 Şubat 1929 tarihli mektubu.
  10. Kazancıgil R, Gökçe N; Tosyavizâde Dr.Rıfat Osman Bey’den Ord.Prof.Dr.A.Süheyl Ünver’e Edirne Mektupları C:I bsk.2,Edirne,2016,s:203