Osmanlı Döneminde Edirne’nin Yöresel Kadın Kıyafetleri - I
Neriman Köylüoğlu1- Nilüfer Gökçe
Edirne, Osmanlı İmparatorluğu’nun Avrupa’da payitaht olarak kullandığı ilk şehirdir. İstanbul’dan sonra imparatorluğun en önemli ikinci vilayetidir.
Halkın giyiminde Edirne Sarayı’nın etkisi büyüktü. Saray, giyim ve kuşamda İstanbul’daki sarayları aratmayacak ölçüde adeta bir moda merkeziydi. Saraylı hanımlar süslü faytonlarla şehirde dolaşırken, halk da yol kenarına dizilip bu gezintileri ilgiyle izlerdi2.
Ayrıca, Edirne Sarayı’nda düzenlenen bayram, sünnet ve evlenme törenleri ile padişahların şenliklerine Edirne halkı da davet edilir, bu davetlere aktif katılım sağlanırdı3.
Edirne Sarayı’nın halkla yakın ilişkisi, toplumsal yaşamın ayrılmaz bir parçası hâline gelmişti. Halk, bu şenliklere sadece izleyici olarak değil, aynı zamanda katılımcı olarak da dâhil olurdu.
Saray kültürünün etkisi; halkın kıyafetlerinden işlemelerine, oyalarından mobilyalarına, hatta konut mimarisine kadar yansımıştır.
Kıyafetlerde Kullanılan Kumaşlar
Kıyafetlerde kullanılan kumaşlar; mevsime, hava durumuna ve ekonomik koşullara göre seçilirdi. Elbiseler genellikle kadife, pamuk, keten, ipek ve yünden yapılırdı. En çok tercih edilen kumaşlar ise pamuklu ve bürümcüktü. Bu kumaşlar genellikle evlerde dokunurdu. Sağlıklı olmaları tercih sebeplerindendi.
Yünlü kumaşlar, aba ve çuha gibi sık dokunmuş kumaşlar genellikle kışlık erkek kıyafetlerinde kullanılırdı.
İpekli kumaşlar ise hem yaz hem kış kullanılabilir, özellikle özel günlerde giyilen elbiselerde tercih edilirdi4.
Edirne Kadın Kıyafetleri
Osmanlı döneminde Edirne kadın kıyafetleri şu şekilde sınıflandırılabilir:
- Sokak Kıyafetleri
- Ev İçi Giyim
- Gelinlikler (özgün ve gösterişli tasarımlarıyla ayrı bir yere sahiptir)
Sokak Kıyafetleri
Kadınlar sokakta ferace ve yaşmak kullanırlardı.
Ferace
Bedeni ve kolları bol, önden açık, eteği yere kadar uzun ve yakasız bir giysidir. Yazın ipekli, kışın ise yünlü kumaştan yapılırdı.
Edirne’de kışlık feraceler koyu yeşil ve kahverengi kumaştan dokunurdu. Yazlık feraceler arasında pembe ve yeşil renkli atlastan yapılmış olanlar da vardı.
Kadınlar ellerinde fildişi saplı, çok süslü şemsiyeler taşır, diğer ellerinde telkâri tekniğiyle yapılmış gümüş çantalar bulundururlardı. 1872’den sonra feracenin yanı sıra çarşaf da kullanılmaya başlanmıştır5.
Yaşmak
Feraceyle birlikte kullanılan ve yalnızca gözleri açıkta bırakan yüz örtüsüdür. Hangi sınıftan olursa olsun, kadınlar yaşmaksız sokağa çıkmazlardı.
Tülbentten yapılan bu örtülerden biri yüzü örterken yalnızca gözler açık kalır, diğeri ise başı örter ve uçları vücudun yarısına kadar arkadan sarkardı6.
Osmanlı döneminde Edirne’nin nüfusu; Müslümanlar ve gayrimüslim topluluklardan (Ermeni, Rum, Bulgar, Musevi) oluşuyordu7.
Giyim açısından zengin-fakir ayrımı, genellikle kumaşın kalitesiyle sınırlıydı. Giysi çeşitliliği ve model açısından belirgin bir fark görülmezdi.
Aynı şekilde Müslüman ve gayrimüslim kadınlar da benzer biçimde giyinir, sadece ferace renkleri ile ayrışırlardı: Müslüman kadınlar kırmızı, yeşil ve mavi tonlarını tercih ederken; gayrimüslimler daha açık renkler kullanırlardı8.
Kaynaklar
- Müzeci ve T.Ü. Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Anabilim Dalı, Emekli Öğretim Görevlisi↩
- Lady Montagu, Türkiye Mektupları 1717–1718, Çev. Aysel Kurutluoğlu, Tercüman 1001 Temel Eser, s.46↩
- Nutku, Ö., IV. Mehmet’in Edirne Şenliği, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 1972, s.3↩
- Altıntaş, A., Osmanlı Hekimlerinin Sağlık Kuralları, İstanbul, 2017, s.74↩
- Köylüoğlu, N., “Osmanlı Döneminde Edirne Yerel Kıyafetleri”, Osmanlı Sağlık Gelenekleri Toplantısı, 7–8 Eylül 2018, Bildiri Metinleri Kitabı, Editörler: Ahmet Muzaffer Demir, Nilüfer Gökçe, 2020, s.103–119.↩
- Köylüoğlu, N., Edirne Kıyafetleri, Yöre Kültür Dergisi, 2015, Yıl:16, Sayı:164, s.3–38.↩
- 1901 Edirne Vilayet Salnamesi, Çev. Kazancıgil R., Gökçe N., Öncel M., Cilt 2, İstanbul, 2014, s.223↩
- Kafadar, C., Çağman, F., “Selçuklu Osmanlı Toplumunda Kadın”, Çağlar Boyu Anadolu’da Kadın, Kültür Bakanlığı Yayını, İstanbul, 1993, s.256↩