Tarihi Edirne Vezir Konağı
Bu yazıda, Edirne'de bulunan iki farklı vezir konağını inceleyeceğiz. Edirne'nin tarihi önemi ve birçok vezirin şehirde yaşamış olması, farklı vezir konaklarının varlığına işaret etmektedir.
Kaleiçi "Vezir Konağı"
Edirne'nin Kaleiçi1 semtinde bulunan ve "Vezir Konağı" olarak bilinen konak, H.994/M.1585'te inşa edilmiştir. Hangi vezire ait olduğu kesin olarak bilinmemektedir. Yakut Paşa Camii ve İhmal Paşa Camii arasında geniş bir arsada konumlanmıştır. Konak, Kaleiçi mahallesinin üç büyük yangınında2 büyük zarar görmüştür ve yeri güçlükle belirlenebilir.
Yapı hakkında bilgi veren Dr. Rıfat Osman Bey, bu konakla ilgili diğer konaklardan farklı özellikleri ayrıntılı bir şekilde açıklamaktadır:
Dr. Rıfat Osman Bey'e göre, bu konakla diğer konakları ayıran özellikleri:
- Hamam duvarları zeminden itibaren 1,5 metre yüksekliğindeki kısmının Rüstem Paşa dönemi çinileri güzelliğindeki çinilerle kaplı olması.
- İkinci kattaki büyük bir odadaki direkler ile, dolap kapağı, raflar gibi ahşap kısımların, sedef, fildişi, gümüşlü teller ile nakışlı ve süslü olması,
- Bu oda bitişiğindeki, kubbeli odanın, tavanındaki bordürü içinde, çok zarif, Kûfi hat ile ustaca yazılmış bazı Arapça yaldızlı dizelerin bulunması. Adı geçen tavanın, duvarlara sarkan etek kısmı süslemelerinin, Edirne’ye ve özellikle saraya ait manzaraları taşıması,
- Hamamdaki kurnanın, nakışlı kabartmalar ile süslü, bakırdan olması,(Bu tarzda kurnalar, Edirne Sarayı’nın harem dairesinde bir hamam da vardır.) Kurnanın mermerden yapılmış ayna taşının oymalarının hayret edilecek bir güzellikte bulunmasıdır.
Zemini açık mavi renkte olup, nakışları çini renkleriyle yapılmış idi. Bordürleriyle vazonun nakışları yaldızlı idi. Tavusların bulunduğu başlığın zemini koyu fîrûze renginde olup, kuşların tüylerinde pek doğal şekilde yakıştırılmış, yaldızları vardı. Tavusların tüyleri, renkleri ve yaldızlarıyla sanat eseri idiler. - Dr. Rıfat Osman
Köprülü ailesine ait "Vezir Konağı"
Edirne Kaleiçi’nde H.1221/M.1806 senesinde yanan başka bir vezir konağının havuzlu sofası
Köprülü ailesine ait olan bir diğer vezir konağının havuzlu sofaya girilen kapısının iç tarafında raflar, dolaplar vardır. Bu ahşap kısımların üzeri Doğu tarzında nakışlarla süslenmiştir.
Sofanın üç tarafına sabit sedirler konulmuş ve sedirlerin önlerine 20 cm genişliğinde tahta döşemeli bir geçit bırakılarak tabanın diğer kısımları mermer döşenmiştir.
Mermerliğin merkezinde geniş, tek parça mermerden bir tekne ve bunun altında fıskiyelerden sıçrayan suların toplanması için “denizlik” denilen kısım ve teknenin üzerinde de sanatkârane bir şekilde bir parça mermerden yapılmış lülelikler vardır.
Çatı, ahşap sütunla dayanır. Tavan zemini kuru gül yaprağı rengindedir. “Silme” denilen ince yaldızlı çubuklar ile karelere bölünmüş ve tavanın ortasında nakışlı bir kısım vardır.
“Bu tür tavanlara Yaldızlı Şeş Tavan denilmekte idi. Tavanın mukaar (ortası çukur) kornişi çini renkleriyle süslü ve etrafında bordür kitabe de tamamen yaldızlı nakışlarla süslenmiştir.
Yangından mahvolan havuz, nadir eserlerden idi.
Kaynaklar
- Tosyavizade Dr.Rıfat Osman; “Edirne Abideleri” Milli Mecmua, Yıl:4, No:,76, Cilt:7, 1927, s: 1227-1229, 1261-1265
- Kazancıgil R, Gökçe N, Tosyavizade Dr., Rıfat Osman’ın Kaleminden Edirne, Edirne,2013, s:42, s:45
- Kazancıgil R,Gökçe N; Tosyavizade Dr.Rıfat Osman Bey’den Ord.Prof.Dr. A. Süheyl Ünver’e Edirne Mektupları, C:1, 2.Bsk., Edirne, 2016, s:173
Notlar
- Günümüzde de aynı adla anılan “Kaleiçi” Edirne’nin en tanınmış semtidir. 1361 tarihinde Türkler Edirne’yi fethettiklerinde, 360.000 m² yüz ölçümü bulunan Edirne’nin bu semti, bir sıra tuğla ve bir sıra kesme taştan yapılma kalınca bir kale duvarları ile çevrilmiş idi. Bu duvarlar, (H.1283/M.1866 ve H.1298/M.1880) tarihinde yıktırılmıştır.↩
- Yangınlardan birincisi 1905 yılında, ikinci yangın 1912’de ve üçüncüsü de bundan kısa bir ara ile çıkmıştır. Bu yangınlardan ancak 50 ev ile bir cami ve bir kilise kurtulmuştur.↩