Dr. Ratip Kazancıgil’in 2005–2006 Ders Yılı Deontoloji ve Tıp Tarihi Dersinin Açılış Konuşması
30 yıl Edirne İl Sağlık Müdürü olarak hizmet vermiş olan Dr. Ratip Kazancıgil (Malatya 1920 – Edirne 2017) Cumhuriyetin İlk yıllarında, Dr.Refik Saydam tarafından memlekete hekim yetiştirmek amacıyla açılmışmış olan Tıp Talebe Yurdundan yetişmiş bir hekimdir. Hekimlik hayatına Aydın'da başlamış. Başta Aydın ve Edirne olmak üzere tüm Türkiye'yi köy köy, şehir şehir baştan aşağı dolaşarak, sıtma mücadelesinde bulunmuş. Dünya Sağlık Örgütü tarafından eğitim için birkaç kez yurt dışına götürülmüştür.
Edirne'yi sağlık hizmetlerinde örnek şehir yapmış. Sağlık hizmetlerinde ki başarılarından dolayı, Türk Tabipler Birliği, Nusret Fişek Halk Sağlığı Ödülü, 1991 yılında ilk defa Dr.Ratip Kazancıgil'e verilmiştir.
Çalışmayı ve zorluklarla mücadeleyi seven Dr. Ratip Kazancıgil, Edirne'de sağlık müdürlüğü görevi dışında, birçok resmi hizmetlerde bulunmuş. Başta, "Sağlık Kuruluşlarına Yardım Derneği" olmak üzere pek çok derneğin de kuruculuğunu yapmıştır.
1983 yılında, Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi'nin Edirne'de eğitime başlamasıyla birlikte "Deontoloji ve Tıp Tarihi" derslerini vermeye başlamış. 1985'de Edirne İl Sağlık Müdürlüğü'nden emekli olduktan sonra, T.Ü. Tıp Fakültesi öğretim üyeliğine atanmıştır. Bu fakültede "Tıp Tarihi ve Deontoloji" günümüzdeki adı ile "Tıp Tarihi ve Etik Anabilim Dalı"nın kurucusudur.
2004 yılında "Avrupa Konseyi Avrupa Müze Ödülü"nü alan T.Ü. Sultan II.Bayezid Külliyesi Sağlık Müzesi'nin de kurucusu olan Dr.Ratip Kazancıgil, muhteşem bir bilgi ağacı, ayni zamanda çok iyi bir hatip, öğrenciler tarafından da çok sevilen ve sayılan bir hoca idi1.
Onun derslerini yakından takip eden bir kişi olarak, sizlere, Dr.Ratip Kazancıgil'in tıp fakültesine yeni başlayan 1.sınıf öğrencilerine " Tıp Tarihinin Önemini ve İyi Bir Hekimin Nasıl Olması Gerektiğini" anlatan konuşmasını vermeye çalışacağım..
Aradan yıllar geçmesine rağmen değerinden hiçbir şey yitirmeyen bu konuşmadan sadece hekimlerin değil hekim olmayanlarında kısacası herkesin alacağı çok ders olduğuna inanıyorum…
2005–2006 DERS YILI DEONTOLOJİ VE TIP TARİHİ DERSİNİN AÇILIŞ KONUŞMASI
Hekimlik mesleğinin genç yolcuları…
Yakın geleceğimizin genç hekimleri…
Hekimlik maratonuna hoş geldiniz…
Şerefli hekimlik mesleğinin genç üyeleri. Hekimlik mesleği kadrosuna katılmak için gelmiş olduğunuz bu çatı altında mutlaka başaracaksınız. Size beyaz gömlek giydirdiğimiz gibi, diplomalarınızı da vereceğiz.
Hekimlik ömür boyu sürecek bir maratondur. Ben sizlere doktor hanımlar, doktor beyler olarak hitap etmek istiyorum.
Bu sorumluluğu bugünden itibaren omuzlamış bulunuyorsunuz. Bu yükü ömrünüzün sonuna kadar çekmek zorundasınız…
Bunu kabul ediyorsanız, bu mesleğe başlayın. Yoksa bugünden itibaren terk edin. Diplomanın gölgesi altında yaşayamazsınız. Belki eskiden olurdu. Fakat günümüzde artık böyle değildir. Belki diplomanın gölgesinde dört yıl kadar gidersiniz.
Günlük olayları yakından takip etmeniz gerekir.
Hekimlik yeryüzünde tek insanla başlar. Yeryüzünde bulunan ilk insan ilk hekimdir. Çünkü hastalıklar doğumla değil, doğumdan önce başlıyor. Bazı hastalıkları beraber getiriyoruz. İlk insan ateşi yükselirse gölgeye gider, nehre girer. Üşürse, ateşe yaklaşır. Hekimlik insanlıkla beraber başlayan bir branştır.
Hekimlik tarihini bilmek, insanlık tarihini bilmek kadar zorunludur. Tarihini bilmezsek onu genişletemeyiz.
Tıp tarihi derslerinde sizlere hekimlik tarihinin nasıl geliştiğini anlatmaya çalışacağız. Hekim olmanın koşullarını vereceğiz.
Hekimlik mesleği kutsaldır.
Her meslek kutsaldır. Zevkle insanlığın yararına uygulandığı sürece her meslek kutsaldır.
Fakat hekimlik kutsal değildir. Hekimlik tanrısaldır. Çünkü hekimler, tanrının yarattığı en kusursuz varlık olan insanın bozulan taraflarını düzeltmeye çalışırlar. Hekimlik insanla uğraşır. İnsan, tanrının yaratmış olduğu en kusursuz yaratıktır. Hekim, bu yaratığın bozulan taraflarını düzeltmeye çalışır. Bunun içinde tanrı birimlerine girmek lâzım. Nasıl yapılmış? Nasıl bozulmuş? Onu tamir edeceksiniz. Hekimler tanrı çırağıdır.
Sizler tanrı çırağısınız. Kendinizi böyle bilip, böylece yetişmelisiniz. Manevi yükümlülüklerinizi görüp, hizmete girmelisiniz. Tanrı çıraklığına lâyık olmanız gerekiyor. İnsanlığa hizmet etmeniz kolay değildir. Çok şerefli ve onurlu yol. Ama oldukça zor ve çok ince bir yol. Bu mesleği korumak ona lâyık olmak lazımdır. Bizler tanrı çırağıyız deyip şişinip, sağa sola hava basmaya kalkmayın. Mesleğe layık olmaya çalışın.
Nice, nice arkadaşlarınız bu sınıftan gelip geçti. Acaba yüzde kaçı bu tanrısal mesleğe lâyık olduğu derecede hizmet ettiler.
Hekimlik tarihi, felsefeye en yakın olan ilimdir. Hatta onunla iç içedir. Ünlü Fransız hekimi Littré diyor ki: " Hekimler kendi tarihi ile meşgul olmazsa, hekimlik mesleği adi bir meslek haline gelir."
Hekimlik tarihini iyi bilerek meşgul olmak gerekir. Hekimlik tarihi analitik bir tarihtir. Neden-niçin tartışılan bir tarih. Bizim için önemlidir. Hekimlikte, hekimliğin geçmişini masaya yatırıp incelemedikçe geleceğe ilerleyemeyiz.
Hekimlik bilimi sanat mıdır?
Eski dönemlerde sanat olarak kabul edilirdi. Hekimlik bilimi müspet bilimlere dayanan bir sanattır. İnce zarif yönleri vardır.
Hekim bir sanatçıdır.
Hekimlik bilime dayanarak gelişir.
Bilimler nasıl gelişir?
Bilimler üç aşama ile gelişir. Tez- antitez ve sentez. Önce bir tez ileri sürülür ve bunun karşısına yeni antitez ve sonra yeni bir dönem başlar.
Günümüz artık sentez dönemidir. Hekimlik daima bu üç yolu izleyerek günümüze gelmiştir.
Hekimin genel kültürlü olması gerekir. Orta öğretim sisteminde bize yeteri kadar genel kültür verilmiyor. Biz biliyoruz diyorsunuz ama hiçte öyle değil.
Hekimin meslek hayatı boyunca genel kültürünün de olması gerekir ki, kendisini hastalarına kabul ettirebilsin. Yani hastaya kendisini inandırabilsin.
Yine size başvuran kişilerin kültürleri hakkında bilgi sahibi olmanız gerekiyor. Günümüzde hasta ile hekim arasında ki bu diyalog sıfırlandırılmıştır. Hasta gelir, hemen eline bir liste tutuşturulur, hasta listeyi alır dolaşır, tahlillerini yapar, sonucu alır, getirip hekimin önüne koyar. Hekim de bu sonuca bakarak reçete yazar.
Hekimlik bu değildir. Hastanın tedavisinde ilaç kadar moral de çok önemlidir. Sabahları hastanızın odasına girdiğiniz zaman, ona günaydın deyin. Geçmiş olsun, geceniz nasıl geçti deyin. Yani onun gönlünü alacak bir iki söz söyleyin. Bu onlara moral verir. Sadece dosyasına bakıp, bir iki kelime yazıp dışarı çıkmayın. Hastalara karşı merhametli olun. Onlardan kaçmayın, onların kokularından rahatsız olmayın.
Hastayla konuşacaksın. Ama günümüzde böyle değildir. Böyle olunca hekimlik değerini de yitirir. Hastanın dilinden anlayacaksın.
Hasta hekime gidiyor. "Hekim dilime bile bakmadı" diyor. Bunu anlayabilmen için genel kültür sahibi olacaksınız. Toplum hayatında genel kültüre sahip olan kişiler başarılı olabilirler.
Bir masanın etrafına çeşitli meslek sahiplerini toplayın. Eğer bunların genel kültürleri yoksa anlaşamazlar. Herkes kendi meslekleri ile ilgili konuları anlatırsa anlaşamaz, bir birlerinden sıkılırlar. Eğer genel kültüre sahip iseler, (tarih, sanat tarihi, siyaset, sanat, felsefe, coğrafya… hakkında) bilgileri varsa anlaşırlar. Diğerleri saf dışı kalır.
Biliyorum, ben biliyorum, dediğiniz an orada çakılır kalırsınız. Bilimin yarısı bilmiyorum demektir. Bu kendini kuşkuya sokmaktır. Bilmiyorum dediğiniz an, öğrenmeye çalışacaksınız.
Hekimlik zor meslektir. Yeterli çalışmalı, ara vermemelisiniz. Ara verip, sınav sırasında çalışır geçerim derseniz yapamazsınız.
Hepiniz hevesli kişilersiniz. Bu hevesinizi kırmayın. Bu meslekten zevk duyuyorsanız yapın. Duymuyorsanız bırakın.
Hipokrat, değerler üzerine yemin eder ki, şunları şunları yapacağım, şunları yapmayacağım. Sonunu da şöyle bağlamaktadır:
"Eğer bunları yaparsam, mesleğimi uygulamaktan dolayı duyacağım zevk ve toplumun göstereceği saygı helal olsun. Eğer yapmazsam, toplumun bana göstereceği saygı haram olsun" demektedir.
Bunları uygulayacaksanız bu mesleğe başlayın. Toplumun projektörü altındasınız. Bunu bilin. Toplum sizi projektörle kontrol etmektedir.
Toplum içinde gereken saygıyı sağlamak, gereken güveni sağlamak, hekimin birinci derecedeki görevidir. Bu saygıyı bu güvenceyi sağlamamış hekimden mesleki bakımdan fayda sağlamak mümkün değildir. Sizin her hareketiniz toplumun gözü altındadır. Giyinip kuşanmanız, yiyip içmeniz. Hepsi toplumun gözü altındadır.
Bu böyle bir meslek. Bu dediğim koşullara uymayan kişiler hemen dışlanır. Belki meslekten atılmaz, diploması alınmaz ama, toplum tarafından dışlanır.
Çevrenize karşı iyi olun. Onlara kötü örnek olmayın. Çevreniz sizi daima kontrol atında tutar. Sizi örnek alır. Çevreye aykırı hareket etmeyin. Bal değil, süzme bal olun.
Giydiğiniz " Beyaz Gömlek" hekimliğin sembolüdür. Size şimdiden şunu söyleyeyim "Beyaz Gömlek Leke Taşımaz".
Beyaz gömleği yalnız hekimler mi giyiyor ?
Yoo kasaplarda beyaz gömlek giyiyor. Berberlerde beyaz gömlek giyiyor. Onların üzerindeki lekeler normal görülür. Görülecek lekeler bağışlanır. Eh, kasaptır meslek icabı sağı solu leke olur.
Ama hekim, bu gömleğe leke düşürmemek zorundadır. Sakın olun, gömleğinizi kirletmeyin. O bir şereftir, o bir üniformadır. Sakın olun gömleğinizi kirletmeyin.
Kütüphane tıbbı dönemi geçti. Bir dönemde hekim olmak isteyenler kendilerini kütüphaneye kapatır okurlar, okurlar sonra hekim olarak çalışırlar.
Şimdi araştırma dönemidir. Araştırıp öğrenin. Derslerinize sadece iyi not alıp, sınıfı geçmek için çalışmayın. Mesleğinizi geliştirmesinde yardımcı olacak bilgileri de edinin. Hocalarınızla ilişkilerinizi kesmeyin. Onları sadece not veren kişiler olarak görmeyin. Onlardan faydalı olmaya çalışın.
Kendinizi geliştirin ve değişin. Yenilikçi olun. Bugün dünya sabahtan akşama değişiyor. Sizlerde bu değişime ayak uydurun. Gerek meslek, gerekse yaşam koşullarında yeniliklere uyun. Uymazsanız dışarıda kalırsınız.
Hipokrat'ı izleyin ve onun yolundan ilerleyin. Kendinizi yenileyin. Gerek meslek bakımından, gerek yaşam yönünden kendinizi yenileyin. Günümüz koşullarında araştırın ve öğrenin. Günümüzün değer yargılarını öğrenin. Eğer yaşamınız boyunca kendinizi yenileyemezseniz yerinizde sayarsınız.
Meslektaşlarınızı küçümseyecek, onları cahillikle suçlayacak davranışlardan kaçınmalısınız. Meslekte yarışmaya, rekabete girmeyin. İlimle yarışın. Meslektaşlarınızla değil.
Günümüzde hekimlik bir ekip çalışmasıdır. Bu ekibin içinde hem diğer branşlardan hekimler, hemşireler, sağlık memurları bulunmaktadır. Bunları, hoş tutmaya, iyi sözlerle birbirine bağlamak zorundasınız ki, sonuç alabilesiniz.
Hiçbir zaman, hastayı kandırmayın, hastaları boş yere tutmayın, danışın, konsültasyon yapın, yaptığınız işin adını koyun, kendinizi harcamayın, mesleğinizi harcatmayın, bu tanrısal mesleğe gölge düşürmeyin2...
Referanslar
- Gökçe N;"Edirne'de Önder Bir Hekim: Dr.Ratip Kazancıgil " Lokman Hekim Journal of History of Medicinie and Folk Medicine, Vol 4, No 2 (2014) s:43-49
- Tuğrul HM, Gökçe N,; "Edirne'ye ve Halk Sağlığına Adanmış Bir Ömür" Dr.Ratip Kazancıgil, Edirne-2010, s:431-435