Edirne Arkeoloji Müzesindeki Azınlıklara Ait Mezar Taşlarında Hayvan Figürleri
Mezar taşları çok şey anlatır
İnsan hayatı doğumla başlayarak ölümle son bulmaktadır. Hayatın sonunda ölen kişi için, yaşadığı toplumun kültür, gelenek ve göreneklerine göre defin törenleri düzenlenerek mezarlar yapmışlardır.
Mevlüt Yaprak - Nilüfer Gökçe
Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi
Mezarlıklar ve Mezar Taşları
Mezar; Arapça kökenli bir sözcüktür. «Ziyaret yeri, ziyaret edilen, ölünün gömüldüğü yer» anlamına gelmektedir. Mezar yerine, kâbir, sin, makber... gibi sözcükler de kullanılmıştır.
Toplu halde bulunan mezarlar ise, mezarlık, kabristan, makber, mezaristan veya hazîre olarak anılır. Mezarlıkların ve özellikle mezar taşları, bulundukları yörenin tapu senetleri, nüfus kütükleri ve arşivleridir.
Halkın inanç, kültür ve sanatını birebir aksettiren, bölgenin tarihi ve sosyal süreçleri hakkında bilgi veren birinci el kaynaklar olarak önemli kültür varlıklarıdır.
Bazı mezar taşları yazısız ve resimsizdir. Ancak yazı ve/veya şekiller içeren mezar taşları da vardır.
Mezar taşlarımızdaki kitabeler ise, başlarında bekledikleri kişinin adeta birer kimlik kartlarıdır. Ayrıca bazılarında sahiplerinin dünya görüşleri hakkındaki özellikleri gösteren bilgilerde mevcuttur.
Mezar taşlarına kazılmış kitabeler edebi bir dil oluşturmaktadır. Biz yaşayanlara kitaplar dolusu bilgi veya öğüt karşılığı elde edebileceğimiz değerleri birkaç satırda ifade ederler.
Edirne Mezarlıkları ve Mezar Taşları
Edirne coğrafyası, tarih öncesi dönemlerden başlayıp, günümüze kadar gelen zaman dilimi içinde değişik toplumların hareketli bir yerleşim alanıdır. Son altı yüz elli yıldan beri de Müslüman Türk toplumuna yurtluk olmuştur. Bu nedenle toprağının üstünde ve altında her topluma ait mezarlıklar ve mezar taşlarının bulunması doğaldır.
Edirne, 1362–63 yılları arasında Osmanlılar tarafından fethedildiği zaman, şehir Hadriyan surları ile çevrili küçük bir Bizans ileri karakol kenti idi. Fetihten sonra, yeni yerleşim alanları oluşturulmuş. Büyük mezarlıklar da bu yörelerde kurulmuştur.
Edirne’de Belediye ve Vakıflar Müdürlüğü evrak ve eski belgeler üzerinde çalışmalar yapmış olan Rıfkı Melûl Meriç; «1877 Osmanlı-Rus harbi esnasında düşman istilâsına uğrayan Edirne’de bir hayli de mezar tahrip edilmiştir. Âlim, şeyh, şair, sanatkâr ve ileri gelenler ile devlet adamlarının gömülmüş oldukları Tatar Hanları, Dârüsseyâde ve Hacılar Ezanı gibi mühimler başta olmak üzere Edirne mezarlıkları, kısa bir müddet içinde kaldırılmış, mezar taşları emredilen yerlere, pek az kısmı da ahali tarafından ev ve bahçe duvarlarına ve temellerine sarf edilmiş» olduğunu 1945 yılında yazmaktadır.
Edirne Arkeoloji Müzesine ve Selimiye Camii avlusuna nakledilmiştir. Bu suretle yok edilmekten kurtarılabilmiştir.
Bu taşları naklettirenlerin başında ilk radyologlarımızdan olan ve Edirne, Selanik, Manastır Asker hastanesi Radyoloji bölümlerinin kurucusu Dr. Rıfat Osman Bey bulunmaktadır ki, sanat değeri taşıyan bazı taşların klişelerini çizmiştir.
Dr. Rıfat Osman Bey tarafından taşınan mezar taşlarından bir örnek:
Edirne Müzesi Bahçesindeki Mezar Taşları
Yağma ve talandan kaçırılan taşlar, herhangi bir ayrım yapılmadan üst üste istif edilmiş olarak uzun süre bekledikten sonra, Edirne Müzesi yönetimi tarafından 2005 yılında düzenleme çalışmalarına başlanmıştır. Halen de devam etmektedir.
2010 yılında Edirne Arkeoloji Müzesi’ndeki mezar taşları üzerinde Müze bahçesinde bulunan Osmanlı Mezar Taşlarından 300 ünü inceledik.
Osmanlı dönemine ait bu mezar taşlarını incelerken karşımıza daha çok nalbantlara ait mezar taşları çıktı. Bu mezar taşı, H.1219/M.1804 Nalbant Ali Ağa mahdumu nalbant Kara Mehmet Ağa’ya aittir.
Çalışmalarımızı yaparken müze bahçesinde Osmanlı Mezar Taşları arasında azınlıklara ait mezar taşlarının da bulunduğunu gördük. Üzerlerinde ölen kişilerin mesleği ile ilgili figürlerin yanında hayvan figürleri de bulunmakta idi.
Mezar Taşlarında Hayvanlar
Selçuklu ve daha öncesi dönemlere ait Türk mezar taşlarında yazı ve motifler yanında insan ve çeşitli hayvan figürleri görmek mümkündür. Hatta hayvan şeklinde Türk mezar taşları da mevcuttur.
Son yüzyıllarda Müslüman Türk mezar taşlarında hayvan figürü görmek nadirattandır. Daha ziyade yazılar ve bitkisel motifler söz konusudur.
Edirne Mezar Taşlarında Hayvan Figürleri
Edirne’de mezarlıklarında azınlık mezar taşların da kuş motiflerine de rastlanmaktadır. Bir gün yaşamı terk edecek can kuşudur. Ölümü simgelemektedir. Her insanın kuş şeklinde bir koruyucu ruhu vardır. Ölünce bu kuş şeklinde ruh göğe yükselir anlamını taşımaktadır. 15 ve 16. yüzyıllara ait azınlık mezar taşlarında görülen bu kuş motifleri, Çeşme ayna taşlarına yansımıştır. Bunlar doğan kuşudur.
Edirne’de Osmanlı dönemine ait İbrahim Ağa Çeşmesinin ayna taşında üzerinde doğan kuşları uçuşan servi ağacı resmi görülmektedir. Buradaki kuşlara haber kaynağı mutluluk simgesi olarak bakılmıştır. Hayat ağacı olarak kabul edilen selvi ve defne, bereket sembolü olan nar ve üzüm gibi motiflerin hem Müslüman hem de Hristiyan mezar taşlarında bulunduğu, bunda kültürel etkileşimlerin önemli olduğu bildirilmiştir.
Meriç Köprüsünün kemerlerinden birinde ejderha motifi görülmektedir ki burada bolluk, bereket, iyiliği aydınlığı canlandırmaktadır.
Çift başlı kuş motifleri
Azınlık mezar taşlarında çoğunluğunda çift başlı kartal motifleri kullanılmıştır. Bir Bulgar mezar taşında çift başlı kartal ve üzerinde beş köşeli başlık sergilenmiştir. Beş köşeli başlık Bulgar krallığının simgesidir. Şaman inanışında yedi katlı gökyüzünde tanrı ile buluştuğuna ve kendilerini koruduğuna inanılır.
Edirne Müzesi ve Edirne Mezar Taşı Müzesindeki Müslüman ve Hristiyan mezar taşları incelendiğinde 17. yüzyıla ait iki Hristiyan mezar taşında hayvan figürü görülmüştür. Kenarlarında kırıklar olan küçük mezar taşında koyun ve baston figürü, büyük mezar taşında ise iki öküz/inek resmi mevcuttur.
Hristiyan mezar taşlarında görülen balıktan kuzuya birçok hayvan figürünün Hz. İsa’yı sembolize ettiği belirtilmektedir. 1830 tarihli birinci mezar taşındaki kuzu/koyun ve baston/asa figürlerinin Hz. İsa ile ilgili olması büyük ihtimaldir
1894 tarihli diğer mezar taşındaki iki öküz ve bir pulluk içeren figür ise muhtemelen dünyevi bir mesaj içermektedir ve mezarda yatanın mesleği/çiftçilik ile ilgilidir. Taş üzerinde bir haç resmi ile iki yuvarlak su yeri mevcuttur.
Prof. Dr. Thomas Drew-Bear(6)’ın da belirttiği gibi Hıristiyan mezar taşlarının üzerinde, günlük yaşam ile ilgili; açık tablet, iğ ve kirman, tarak, boyunduruklu, sabana koşulmuş çift öküz gibi birçok betimler bulunmaktadır.
KAYNAKLAR:
- Yazar T: İmranlı İlçesi Bezemeli Mezar Taşları. Türk Yurdu, Şubat 2010 - Yıl 99 - Sayı 270
- Kazancıgil R,Karakaya H,Köylüoğlu N, Öncel M,Erkan K,Gökçe N, Türkmenoğlu İ, Şimşek Z; Edirne Müzesi Osmanlı Taşlarından Örnekler, Edirne-2012, s:IX,1-20
- Önder M: Konya mezar taşlarında şekil ve süsler. Türk Etnoğrafya Dergisi. Sayı 12 (1969), pp: 5-16.
- Köylüoğlu NU, Köylüoğlu N.; «Edirne Osmanlı Taş Eserleri Üzerindeki Hayvan Motiflerinin Sivas’taki Selçuklu Eserleriyle Karşılaştırılması» Yöre,Yıl:9, Sayı:104 Kasım 2008,s:19-245. kulturvarliklari.gov.tr
- Seyirci M, Topbaş A: Afyonkarahisar Yöresi Türkmen Mezar Taşları. Arkeoloji ve Sanat Yayınları. 1983.
- Drew-Bear T: Afyon ve Kütahya müzelerinde politeist ve erken Hıristiyan yazıtları. 24. Araştırma Sonuçları Toplantısı. 29 mayıs - 2 Haziran 2006 Çanakkale. Dijital versiyon
- Delikgöz Ö, Alıç F: Osmanlı İstanbul’unda bulunan bazı müslim ve gayrimüslim mezarlıklarındaki kimi semboller Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi, 2010 güz (13), 113-131