Edirne’de Paletli iki Mezar Taşı: Hekim Cevad Seyyid ve Ressam Hasan Rıza’nın Mezar Taşları

Edirne
Güncelleme:

Nilüfer Gökçe1

Mezar taşlarımız birer mimari sanat eserleridir.

Orantılı kesimleri, süslemeleri, kitabelerindeki yazı stilleri ve hele baş taşlarındaki başlıkların türleri, sahiplerinin mesleklerini belirtmesi ve ilk görüşte kimliklerini ifade etmeleri bakımından konuşan taşlar diyebileceğimiz bir mimari buluştur2.

Edirne Osmanlı mezar taşları arasında iki mezar taşı vardır ki, üzerine resmedilen palet ve fırçaları ile başında bekledikleri kişilerin ressam olduklarını açıkça ifade etmektedirler.

Bu mezar taşlarından birisi Selimiye Camii bahçesinde ki hazîrededir3.

Diğeri ise Edirne’de Karaağaç Yolu üzerindeki Jandarma Şehitliğindedir. Bu şehitlik Balkan Savaşı sonunda Bulgarlar şehre girdiği zaman teslim olmayıp, son kurşununa kadar savaşıp, orada şehit düşen askerler anısına yapılmıştır.

I. Mezar Taşı, Selimiye Camii Hazîresinde:

Bu mezar taşı, Edirne Merkez Asker Hastanesi Göz Hekimi Ressam Dr. Cevad Seyyid Bey’e aittir.

Göz Hekimi Ressam Dr. Cevad Seyyid Bey'in Mezar Taşı Alın Kısmı
Göz Hekimi Ressam Dr. Cevad Seyyid Bey'in Mezar Taşı Alın Kısmı

Mezar taşının alın kısmında şemse (güneş) motifi, defne ve zeytin dallarının arasında palet ve üç adet fırça, paletin üzerinde kalpak yer almaktadır. Taşın alt kısmında akantus (kengel) yapraklarından oluşan bir motif bulunmaktadır.

image 01 b

Kitabesinde:

Otuz sekiz yaşında,
Vazifesi uğruna kurban olan
Ve nail-i Rahmet-i rahman olan
Ressam ve Tabip Cevad Seyyid
Sene: Şubat 1329/ M.1 Mart 1914

diye yazmaktadır.

Dr. Cevad Seyyid Bey :

Mekteb-i Tıbbiye’nin resim hocası Ressam Miralay (Albay) Süleyman Seyyid Bey’in büyük oğludur.

Taha Toros, Süleyman Seyyid Beyi anlattığı yazısında; “Cevad Seyid Beyin, babasının kullandığı fırçaya özenerek resimler yapmış olduğunu, fotoğrafla uğraştığını, çeşitli makineler kullanan, usta bir fotoğrafçı olduğunu 4 ” yazmaktadır.

Resim 1: Ressam Süleyman Seyyid Bey
Resim 1: Ressam Süleyman Seyyid Bey

Gülhane Hastanesi’nde Röntgen Dairesi Müdürü Mösyö Deyck’nin yardımcılarından olan Dr. Cevad Seyyid Bey, Mekteb-i Tıbbiye’de Göz Hekimi Esat Bey’in yanında göz ihtisası yapmıştır.

Göz hastalıkları uzmanı olduktan sonra, Gülhane Hastanesi’nde röntgen şua çalışma odasına (radyoloji bölümüne) yardımcı alınmış. Bir süre sonra istifasını vererek buradan ayrılmıştır.

Edirne Merkez Asker Hastanesi’ne göz hekimi olarak atanmış, Balkan Savaşı sırasında, hastanenin başhekim vekili iken tifüse yakalanarak ölmüş ve (Sultan Selim Camii) Selimiye Cami’i mihrabı yakınına gömülmüştür5.

Çalışma arkadaşı Dr. Rıfat Osman Bey, “Hayatım ve Hatıratım” adlı eserinin Mekteb-i Tıbbiyeyi anlattığı bölümde; Dr. Cevad Seyyid Bey’in hareketli, zeki ve hırslı birisi olduğunu yazmaktadır.

Resim 2: Edirne Merkez Asker Hastanesi
Resim 2: Edirne Merkez Asker Hastanesi

Balkan Savaşında Tifüsle Mücadele:

Balkan Savaşı sırasında askerler arasında kolera, lekeli humma, tifüs gibi salgın hastalıklar çıkmış. Salgın hastalıklarla mücadele sırasında pek çok subay ve erler hayatını kaybetmiştir

1914 yılında Edirne Kolordusunda tifüs salgınları görülmesi üzerine, Prof. Dr. Abdülkadir Noyan ile Gülhane Bakteriyoloji asistanı Tokatlı Hamdi Bey, salgın hastalıklarla savaş için Sıhhiye Dairesi Başkanı Numan Bey tarafından görevlendirilmişlerdir6.

Ord. Prof. Dr. Abdülkadir Noyan, İstanbul Tıp Fakültesi Mecmuasında yayınlanan “Memleketimizde Salgın Hastalıklar” başlıklı makalesinde, Edirne’de askerler arasında yayılan tifüsle mücadelesi hakkında şunları yazar:

“Ateşler içinde koğuşlarda yatan askerlerin hepsi bitlenmişlerdi. Lekeli tifo (tifüs) tehlikeli bir hal almıştı. Günde yirmi beş-otuz lekeli tifo hastası çıkıyordu. Kolorduda üç seyyar etüv vardı. Salgının başından beri bu etüvler, birlikte dolaşmış, asker elbiselerini etüvden geçirilmiş, fakat yatak ve koğuşları aynı anda temizlemediği için salgını durduramamıştır.

Yanık Kışlada mükemmel büyük bir hamam vardı. Hamamı yaktırdım. Etüvleri hamamın önüne getirttim. Askerleri çadıra çıkararak kışla koğuşlarını sodalı kaynar sularla sildirdim. Badana yaptırdım. Askerler, tabip ve subayların kontrolü altında hamama geldiler. Kendileri banyo yaparken, elbise ve eşyaları etüvde temizlendi. Bunlar etüvden çıkan temizlenmiş eşyalarını giyerek, temizlenmiş, kışla koğuşlarına gittiler. Temizlenmemiş askerlere karışmadılar7.”

Bu salgınlar iki ay içinde söndürülmüş. Fakat bu Tifüs salgını sırasında, yüzlerce er ile birlikte, karantina koğuşunu üzerine alan, Giritli Kâzım Bey, Cerrah Mustafa Ahmet, Kehhal (Göz Hekimi) Cevat Seyyid’de ölmüşlerdir. Tifüsten dokuz yüz seksen dört asker hastaneye yatırılmış, bunlardan üç yüz kırk dördü ölmüştür 8.

Balkan Savaşı sırasında salgın hastalıklardan ölen, hekimler ve askerlerin anısına çeşme yapılmıştır

Günümüzde (2022) Edirne’de “Zübeyde Hanım Kadın Hakları Parkı’nda” bulunan bu çeşme, Balkan Savaşı sırasında salgın hastalıklardan ölen, hekimler ve askerlerin anısına yapılmıştır.

 Zübeyde Hanım Kadın Hakları Parkı’ndaki Çeşme
Zübeyde Hanım Kadın Hakları Parkı’ndaki Çeşme

Edirne Merkez Asker Hastanesi’nin bahçesine yaptırılmış olan çeşmenin planı Hastane Başhekimi Dr. Rıfat Osman Bey tarafından çizilerek, onun tarafından yaptırılmıştır.

Resim 3: Çeşmenin Kitabesi
Resim 3: Çeşmenin Kitabesi

Çeşmenin kitabesinden: “Salgınlar, H.1329/M.1914 yılı mayıs ayında son bulduğunu; Koleradan 1070, Tifüsten 984, Humma-i raciadan 501 kişi hastalanarak hastaneye yatmış, bunların 1558 kişinin iyileşmiş, diğer 581 kişinin koleradan, 344 kişinin tifüsten ve 72 kişinin de humma-i raciadan ölmüş olduklarını öğrenmekteyiz.

Resim 4: Kitabenin diğer yüzü
Resim 4: Kitabenin diğer yüzü

Kitabenin diğer yüzünde ise, madalyonlar içerisinde salgın hastalığa yakalanarak, hayatını kaybeden hekimlerin “Tabip Kimyager Kazım (R.24 Mart 1330/M.6 Nisan 1914), Tabip Cerrah Mustafa Ahmet (H.27Şaban 1329/M.23 Ağustos 1911), Tabip Kehhal Cevat Seyid (R.16 Şubat 1329/M.1 Mart 1914)” isimleri ve ölüm tarihleri yer almaktadır.

II. Mezar Taşı, Jandarma Şehitliği’nde:

İkinci mezar taşı ise, Balkan Savaşı’nın sonunda, Edirne’nin işgali sırasında, Bulgar askerleri tarafından şehit edilen ünlü Ressam Hasan Rıza’ya aittir.

Ressam Hasan Rıza (1858-1913)
Ressam Hasan Rıza (1858-1913)

Resim 5: Ressam Hasan Rıza
Resim 5: Ressam Hasan Rıza

Ressam Hasan Rıza Bey, harp resimlerinde ve tarama tarzı yapılan levhalarda çok başarılıdır. 1858 yılında İstanbul’da doğmuştu. İtalyalı bir ressamın tavsiyesi ile Floransa’ya gitmiştir. Floransa’dan sonra İtalya’nın diğer yerlerini görmüş, Roma atölyelerinde çalışmıştır. İtalya’dan Mısır’a gitmiş daha sonra yurda dönmüştür.

H.1296/R.12 Kanunusani 1879 tarihinde Melce-i Eytâm (Yetimhane) adı altında kurulan Edirne Sanatlar Mektebi’nin Müdürlüğüne atanmıştır. Mekteb-i İdâd-i Mülki’de resim,

Numune-i Terakki’de matematik ve coğrafya öğretmenliği yaptı.

Yakın dostu Dr. Rıfat Osman Bey, bir gün Rıza Bey’e, “çocuk gürültüsünden, kalabalığından çok hoşlandığı ihtimalinden bahseder.” O da ciddi bir dille:

Felek bana çocuk vermedi. Ben, yüzlerce çocuğa manevi babalık yaparak intikam alıyorum” cevabını vermiştir.

Yardımcı Hastaneler:

Balkan Savaşı’nda Edirne’deki tüm okullar yardımcı hastaneye dönüştürülmüş, ayrı bir hastane yönetim kurulu oluşturularak hepsine birer başhekim atanmıştır.

Balkan Savaşı başladığı sırada, Sanayi Mektebi9 Müdürü olan Ressam Hasan Rıza Bey, buranın hastaneye dönüştürülmesinden sonra hastane müdürlüğü görevini de yürütmüş. Gecelerini de hastanede geçirerek hastalarla yakından ilgilenmiştir.

Resim 6: Sanayi Mektebi
Resim 6: Sanayi Mektebi

Yardımcı hastanelerin çalışmalarında koordinasyonu sağlamak ve bu hastaneleri denetlemekle görevlendirilen Dr. Rıfat Osman Bey (Tosyavizade), Milli Gazete’de çıkan Ressam Hasan Rıza’yı anlattığı yazısında:

Rıza Bey, her geceyi hastanede geçiriyor ve bütün ruhu ile çalışıyordu. Yardımcı hastanelerin, başkomutanlık emri ile müfettişi olduğumdan, sık sık uğrar ve çok defa ağırca hastaların yanlarında üstadı meşgul bulurdum. Savaş meydanında bulunmuş ve önemlice bir kurşun yarası almış bir eski asker olduğundan, askerleri çok severdi10” demektedir.

Ressam Hasan Rıza; 26 Mart 1913 sabahı, Bulgarların Edirne’ye girdikleri anda okuldan çıkarak, Karaağaç’taki evine gitmiş. Evini yağmalayan Bulgar askerleri tarafından evinden alınarak, tarlalar içinde, süngü darbesi ile şehit edilmiştir.

Edirne, Bulgarlardan geri alındıktan sonra, durumu öğrenen gerek kumandan Hurşit Paşa’nın, gerekse Dr.Rıfat Osman Bey’in bütün aramalarına rağmen cesedi bulunamamıştır.

Bugün Edirne’de Karaağaç Yolu üzerinde ki Jandarma Şehitliği’nde bulunan mezar taşı sembolik olup, onun anısına dikilmiştir.

Kaynaklar

  1. Edirne Müzesi Osmanlı Mezar Taşlarından Örnekler, Edirne -2012
  2. Tosyavizade Dr.Rıfat Osman; “Hayatım ve Hatıratım”,çev.: Ratip Kazancıgil,Ankara-1998,s:81
  3. Noyan A; Memleketimizde Salgın Hastalıklar, “İstanbul Tıp Fakültesi Mecmuası”,1963, Sayı:26, s:72-82,
  4. Kazancıgil R, Gökçe N, Bilar E; Edirne’nin Sağlık ve Sosyal yardım Tarihi (1321-2008), C:1, 1.bsk, Edirne-2009, s:124
  5. Tosyavizade Dr.Rıfat Osman Bey; Ressam Hasan Rıza Bey Merhum, Milli Gazete,20 Mart 1931
  6. Toros T; Süleyman Seyyid, www.antikalar.com

Notlar


  1. T.Ü. Tıp Fakültesi Tıp Tarihi ve Etik ABD. Emekli Öğr. Gör./ Edirne
  2. Kazancıgil R; “Edirne Müzesi Osmanlı Mezar Taşlarından Örnekler, Edirne -2012” kitabının giriş yazısı, s: IX-X
  3. Hazîre: Cami, türbe ve tekke bahçelerinde etrafı parmaklık veya duvarla çevrili mezarlık.
  4. Taha Toros, Süleyman Seyyid Bey; www.antikalar.com “erişim:15 Kasım 2022”
  5. Tosyavizade Dr.Rıfat Osman; “Hayatım ve Hatıratım”,Çev. Ratip Kazancıgil,Ankara-1998,s:81
  6. Noyan A; Memleketimizde Salgın Hastalıklar, “İstanbul Tıp Fakültesi Mecmuası”,1963,Sayı:26,s:72-82, / Kazancıgil R,Gökçe N, Bilar E; Edirne’nin Sağlık ve Sosyal yardım Tarihi (1321-2008), C:1, 1.bsk,Edirne-2009,s:124
  7. Noyan A; Memleketimizde Salgın Hastalıklar, “İstanbul Tıp Fakültesi Mecmuası”,1963, Sayı:26,s:72-82,
  8. Kazancıgil R,Gökçe N, Bilar E; Edirne’nin Sağlık ve Sosyal yardım Tarihi (1321-2008), C:1, 1.bsk,Edirne-2009,s:157
  9. Edirne Teknik Lise ve Endüstri Meslek Lisesi…
  10. Tosyavizade Dr.Rıfat Osman Bey; Ressam Hasan Rıza Bey Merhum, Milli Gazete,20 Mart 1931